Kırşehir S Tipi Kapalı Hapishanesinde tutulan 62 yaşındaki 31 yıllık hasta tutsak Cemil İvrendi, infazını tamamlamasına rağmen tahliye edilmiyor. En son nisan ayında İdare ve Gözlem Kurulu’na çıkan İvrendi’nin tahliyesi, “örgütle bağı kopmadığı” gerekçesiyle ikinci kez 6 ay engellendi.
Dün ailesiyle telefonla görüşen İvrendi, maruz kaldıklarına karşı insan hakları savunucuları ve hukukçulara çağrıda bulundu.
KALP KAPAĞI DEĞİŞTİ
24 yıl önce aort kalp kapağı değişen ve yaşamını “komodin” adlı kalp ilacına bağlı sürdüren İvrendi, sağlık durumunu ve taleplerini defalarca resmî kurumlara ilettiğini ancak yanıt alamadığına dikkat çekti. Cumhurbaşkanlığı, Hâkimler ve Savcılar Kurulu, Adalet Bakanlığı, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu gibi birçok kuruma başvurduğunun altını çizen İvrendi, “Hiçbiri bana cevap vermedi. 31 yıldır cezaevindeyim” diye belirtti.
“KÜRT OLDUĞUM İÇİN KANUN İŞLEMİYOR”
İvrendi, şunları belirtti: “Bütün hukukçulara, insan haklarını savunanlara, demokrasiye, eşitliğe, kardeşliğe inananlar ama kalben inananlara sesleniyorum; sorun doktorlara aort kapağı değişen bir insan hasta mıdır değil midir? Komodin ilacını niçin kullanıyorum? Yaşamım 24 yıldır komodin ilacına bağlıdır. Çünkü aort kapakçığım değişmiş. Değiştiği zaman da iflas etmiş, kapakçık iflas etmiş yani çürümüş. Öyle değiştirildi. 12.06.2002’de Diyarbakır Dicle Fakültesi’nde ameliyat oldum. Açık kalp ameliyatı oldum. O gündür bugündür. Kasım 2002’de ceza ertelenmesi konusunda Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’e başvurdum. Talebimi kabul etti. AKP iktidara geldi, bunu durdurdu. 4 kez adli tıpa gittim. 31 Mayıs 2003’te, 30 Mayıs 2010, 26 Mayıs 2014, 28 Kasım 2018 tarihinde adli tıpa gittim. Her seferinde 5275’inci güvenlik maddesine takıldım. En son hak, hukuk, adalete olan inancımı yitirdim. Kürdüm ondan dolayı kanun bana işlemiyor. Cumhurbaşkanı’nın kimliğinde yazıldığı gibi benim kimliğimde de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yazılıyor. TC vatandaşıyım. Devlet yetkilileri ‘herkes kanun önünde eşittir’ diyor. Eşitlik bu mudur? Size soruyorum. Gerçekten vicdanı olan herkese soruyorum.
“Ceza infaz yasasının iki ve üçüncü maddesini herkesin okumasını istiyorum. Herkes okusun ve uygulansın. Onu da geçtim. Madem hukuktan yararlanmıyorum o zaman cezamı bitirir, öyle çıkarım. Cezamı da bitirdim yahu. Bir yıldır cezam uzamış. 18 günüm kalmış bırakırlar bırakmazlar bilmiyorum. Ama bırakacaklarına da inanmıyorum. Yaşam umudu, çıkacak umudu bende kalmadı. Bunun müsebbibi ben değilim. Bunun müsebbibi sorumlulardır. Adını Adalet Bakanı koyup da gerçekten adaletten farsak farsak uzak olanlara soruyorum; Hani nerede? Adalet sarayında her şey var ama adalet yok.
“Başta insan hakları savunucularına aynı zamanda Türkiye’nin vicdanlı hukukçularına, örneğin Cemil Çiçek’e sesleniyorum; uzun yıllar Adalet Bakanlığı yapmış. Bülent Arınç’a sesleniyorum. Sezgin Tanrıkulu’na sesleniyorum. Abdülhamit Gül’e sesleniyorum. Dosyamı alıp baksınlar. Mehmet Emin Ekmen’e sesleniyorum. Aynı zamanda Meclis komisyonundalar. Meral Danış Beştaş, Cengiz Çiçek’e sesleniyorum. Dosyama baksınlar, durumumu öğrensinler. Sadece Kırşehir’de kaç kere hastaneye, revire çıktım. Hangi işlemleri yaptılar baksınlar, bir dokümanı istesinler. Geçen 15 Eylül’de hastaneye kalp kontrollerine gittim. Komodin kullandığım için her ay mutlaka gidip kan tahlillerinin sonuçlarına göre uzman doktor ilaç dozajını belirliyor. Aynı zamanda genel cerraha da gittim. 10 Ekim’de ameliyat edeceğini söyledi. Beni bırakmaları ihtimali var. Ancak yaralı evime gitmek istemiyorum. Bana ‘senin bir dizi ameliyatını yapacağım’ dedi. Ben kalp hastası, 62 yaşında bir insanım. Vücudumun birçok hücresi fonksiyonunu yitirmiş durumdadır. Dolayısıyla masada kalır mıyım kalmaz mıyım bilmiyorum.
“Zar zor hocaya ‘eğer beni bırakmazlarsa başka güne ertele ameliyatı’ dedim. Kalp ilaçlarının etkisiyle anasküs olmuşum. Kapanmıyor. 18 yıldır gece gündüz akıntı var. 12 kere ameliyat oldum. Onlarca defa apse olup üstüme boşandı. Sorsunlar, cezaevinde dokümanı vardır. Ameliyat olacaksam, öleceksem çocuklarımın yanında öleyim. Mustafa Karatepe bir gün evine gitmedi. Hastanede yaşamını yitirdi. Çocukları yanına oturup ölümü seyretti. Bırakın beni de gideyim. Öleceksem de çocuklarım yanında öleyim. Böyle devam ederse vasiyet edeceğim. ‘Cenazemi kadavra yapın, Adalet Bakanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne gönderin’ diye. İnsan gibi muamele görmek istiyorum. Burası süreç karşıtıdır. Burada rehineyiz. Ölümümü istiyorlar.”
(HABER MERKEZİ)