13 Kasım, Perşembe
Yeni Demokrasi Gazetesi
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Anasayfa
  • Güncel
  • Emek
  • Ekonomi
  • Dünya
  • Kadın
  • Gençlik
  • Çevre
  • Kültür Sanat
  • Yazılar
    • ANALİZ
    • ANI – ANLATI
    • BİLİM
    • ÇEVİRİ
    • İZLENİM
    • KADIN
    • KOLEKTİF DOĞRULTU
    • MAKALE
    • MEŞA AZADÎ
    • POLİTİK – GÜNDEM
    • TARİHSEL BELLEK
  • Tüm Haberler
Yeni Demokrasi Gazetesi
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Görüntüle

Anasayfa » Emperyalizm Köleliği Dayatıyor, Direnişi Kuşatıyor!

Emperyalizm Köleliği Dayatıyor, Direnişi Kuşatıyor!

25 Ekim 2025
içinde POLİTİK - GÜNDEM, Yazılar
Facebook'ta PaylaşX'te PaylaşWhatsappTelegram
Google Haberler Google Haberler Google Haberler
ADVERTISEMENT

Filistin ve Kürt meseleleri, bölgesel ve emperyal hesaplar tarafından hem hedef hem de araç olarak kullanılmakta; bu durum çözüm olasılığını değil, yeni savaş risklerini doğurmaktadır. Emperyalistlerin rekabeti, bölgeyi sürekli yeniden düzenleme girişimleri ve bölge devletleri arasındaki çıkar çatışmaları; siyasal, ulusal ve toplumsal çelişkilerin derin ve köklü yapısıyla birleşerek kalıcı bir çatışma zemini yaratmaktadır. Filistin ve Kürt meselesi gibi, tüm bölgesel ilişkileri ve çelişkileri belirleyen ezilen ulus sorunları ile bunlara dayalı mücadeleler ise bu zemini daha da derinleştirmekte ve bölgedeki istikrarsızlığı sürekli kılmaktadır.

Hem Filistin hem de Kürt ulusal kurtuluşu bugün, kapsamlı bir emperyalist ve bölgesel gericilik kuşatması altındadır. ABD ve İngiliz emperyalizminin öncülüğünde bölge bütünüyle yeni bir savaş dizaynına göre şekillendirilmekte; bu çıkarlar doğrultusunda ittifaklar kurulmakta ve mevcut olanlar pekiştirilmektedir. Emperyalist güçler arasındaki rekabet keskinleştikçe bölgesel ilişkileri yeniden düzenleme yönündeki müdahaleler ve dayatma eğilimleri de aynı ölçüde hız kazanmaktadır.

Filistin kurtuluş mücadelesi ve özgürlüğü, Siyonist İsrail’in bir ulusu soykırıma uğratan saldırılarıyla adeta yeni bir teslimiyet dayatmasıyla karşı karşıyadır. Gazze’de katliam, yerinden etme ve açlık yoluyla yok etmeye yönelen Siyonist saldırganlık, Trump’ın “Barış Planı” adı altında “durdurularak” Filistin davasının emperyalizmin ve onun iş birlikçisi devletlerin denetimine alınmak istenmesiyle birleşmektedir. Hamas ve diğer Filistin direniş güçleriyle Siyonist İsrail arasında onaylanan anlaşma ise “soykırımın durması” karşılığında Filistin’in siyasal olarak köleleştirilmesini hedefleyen bir plan niteliğindedir. Dirençsiz ve direnişsiz bir Filistin davası, Türkiye, Mısır ve Katar gibi devletlerin “kolaylaştırıcı” rolüyle inşa edilmeye çalışılmaktadır.

Bu planın en önemli ayağı, bölgede uzun süredir inşa edilmeye çalışılan ve inanç temelinde safları sıklaştırmayı amaçlayan “Sünni hizalanmayı” gerçekleştirmek; aynı zamanda emperyalizmin “garnizon devleti” olan Siyonist İsrail’i koruma altına almaktır. Gazze ve genel olarak Filistin, ABD emperyalizminin öncülüğünde kurulacak “Barış Kurulu” (Türkiye, Katar ve Mısır’ın katılımıyla) aracılığıyla askerî ve siyasal bir denetime tabi kılınacaktır. Böylece plan, ABD’nin bölgedeki uşak rejimlerini ortak bir yönelim etrafında daha sıkı biçimde birleştirmeyi hedefleyen bir düzenlemeyi amaçlamaktadır.

Ancak Filistin davasının tarihsel ve politik karakteri ile bunun bölgede yarattığı çelişkilerin niteliği, gerici emperyalist planların uygulanmasını olanaklı kılmamaktadır. Bölge devletlerinin çıkar arayışları ve güç kazanma hesapları, Filistin davasının karmaşıklığı ve direnci karşısında bir uyum değil, tersine daha da derinleşen bir uyumsuzluk yaratacaktır. Filistin bugün, soykırım tehdidi ve doğrudan saldırılar altında, düne kıyasla geçici ama çok daha kapsamlı bir kuşatma ve teslim alma girişimiyle yüz yüzedir. Bir yandan Siyonist İsrail’in yok etme, diğer yandan bölgedeki gerici devletlerin rıza yoluyla köleleştirme ve özgürlüklerden vazgeçirme politikaları arasında sıkıştırılmış durumdadır.

Bölgesel planlamada bir başka sorun da Kürt meselesidir. Özellikle 7 Ekim Aksa Tufanı’ndan sonra, yaygın bir çatışma ve saldırı yoluyla Hindistan’dan Orta Doğu ve Afrika’ya kadar ABD emperyalizminin çıkarlarına karşıtlık içeren tüm güçlerin direncini kırmaya odaklanılmıştır. Bölgede bunun vurucu gücü İsrail olmuştur. Temel eksenlerden biri Çin ve Rusya etkisini dağıtmakken, Hint–Orta Doğu–Avrupa Ekonomik Koridoru ve Abraham Anlaşmaları’yla ekonomik ve siyasî ilişkileri düzenlemektir.

Bu süreçte Türkiye, Irak, Suriye ve İran’ı kapsayan Kürt ulusal çelişkisini de emperyalist hesapların çıkarlarına uygun hale getirme yönelimi ivme kazanmıştır. Bilhassa Türkiye ve Suriye üzerinde yoğunlaşan Kürt meselesine bir biçim vermek, bu çelişki üzerinden bölge için planlanan ittifak ilişkilerini düzenlemek esas hedef durumundadır. Bugüne dek büyük sözler, açılım iddiaları ve sıklaşan görüşmeler dışında ciddi bir ilerleme sağlanmadı. Hatta sürecin tıkandığı bile ileri sürülmektedir. Oysa geniş planda direnişlerin, kurtuluş için mücadelelerin sonlandırılması bakımından sürecin devam ettiği ortadadır. Açık ki somut olarak “çözüm,” farklı kesimler için bambaşka sonuçlar içermektedir. Egemenler için sürecin tıkanmadığı anlaşılıyor.

Tayyip Erdoğan, yaşanan süreci “Türk, Kürt ve Arap ittifakı”nın sağlanması olarak çerçevelerken PKK ile barışın bir şartı olarak Suriye’deki Kürtlerin silah bırakıp Şam yönetimiyle uzlaşması gerektiğini belirtmiştir. Planlanan “Kürt barışı”nın temel dinamiğinin bölgesel hesaplar olduğu artık gizlenmeyen, aksine açıkça dile getirilen bir olgudur.

Suriye ve Rojava’daki gelişmeler, bu sürecin belirleyici unsuru konumundadır. ABD emperyalizminin himayesinde aralıksız süren müzakereler, faşist diktatörlüğün “Kürt barışı”na odaklandığı temel nokta olarak öne çıkmaktadır. Emperyalizmin bölge planlarının önemli kaldıraçlarından biri, Kürt ulusal direnişinin teslim alınmasıdır; bu aynı zamanda faşist diktatörlük ile emperyalizmin büyük çaplı bir savaşa hazırlık sürecinin aracı olarak işlev görmektedir. Tayyip Erdoğan’ın BM Genel Kurulu vesilesiyle Eylül ayında Trump ile yaptığı görüşme ve ortaya çıkan tablo ise bölgesel politikaların uygulanmasına dair bir irade ve tutum olarak okunmalıdır.

Oluşan bu irade, Kürt barışında kuşkusuz bir motivasyon yaratmıştır. Tom Barrack’ın 10 Mart mutabakatını cari hale getirme çabası, Türkiye’nin Kürt barışında adım atma şartı olarak Rojava’yı öne sürmesiyle eşgüdümlü ilerlemektedir. Meclis açılışında Tayyip Erdoğan ile verilen fotoğraf ve kurulan diyalog, Devlet Bahçeli’nin geçen yıl “Öcalan çağrı yapsın, silahlar bırakılsın” açıklamasına paralel şekilde, “YPG ve SDG’ye çağrı yapılsın, Şam ile birleşme sağlansın” mealinde bazı mutabakatların oluştuğuna dair yeni ve güçlü işaretler sunmaktadır.

Abdullah Öcalan’ın “Hukukî ve siyasî adımlar çağrımın arkasındadır; demokratik müzakere ile süreç ilerleyecektir” çağrısı bu sürece eşlik etmiştir. MHP’nin, Komisyon aracılığıyla Öcalan ile görüşme yapma çağrısı da süreci besleyen diğer girişimlerdir. Görülmektedir ki Kürt barışında, ABD desteği veya zorlamasıyla sürecin yarattığı gelişmelerin hız kazanması ihtiyacı belirgin bir şekilde hissedilmektedir.

TC, atacağı adımları sürekli olarak farklı şartlara bağlarken adeta koşulsuz, geleceği belirsiz ve fiilen imkânsız bir “demokratik mücadele” kriteriyle tek taraflı bir ilerlemeye yönelmiş görünmektedir. Buna karşılık “Ne biçimde olursa olsun, yeter ki barış olsun” diyen legal demokratik Kürt hareketi çizgisi ise sürecin geliştirilmesine odaklanan bir yönelim içindedir.

Eşit ve demokratik zeminde kurulmayan ilişkiler, “demokratik müzakere” ve “siyasal-hukukî düzenleme” çağrılarını “hoş bir seda” olarak boşlukta bırakmaktadır. Bu durum, Kürt Ulusal Mücadelesinin hareketini zayıflatmakta, kitlesel güvensizlikler oluşturmakta, mücadeleyle basınç oluşturma imkânlarını yok etmektedir. Gelişmenin niteliği ise bölgesel hesaplarda Kürt ulusal kazanımlarının asgari düzeyde tutulması, Türk egemenlerinin siyasal hegemonyasına angaje edilmesi ve oluşacak barışın daha büyük bir haksız savaş hazırlıklarının tamamlanmasını içermektedir.

Tam hak eşitliği ve Ulusların Kendi Kaderini Tayin Hakkı (Özgürce Ayrılma Hakkı) gibi temel ilkeler; ordusu olmayan bir halkın savunmasız ve çaresiz kalacağı gerçeğiyle birlikte, izlenen süreçte bilinçli biçimde boğuntuya getirilmekte ve gündem dışı bırakılmaktadır. Bu durum, sorunu çözmek yerine derinleştiren; kurtuluşu değil bağımlılığı pekiştiren; ezilenin değil ezenin çıkarına işleyen bir sürecin açık göstergesidir. 

Devrimci ve komünist çizgi, faşizmi güçlendirecek; Kürt ulusunun kazanımlarını yok sayacak barış, müzakere ve uzlaşma aldatmacasının karşısında duracaktır. Kurtuluşu örgütlemeye, kitlelere gerçekliği anlatmaya ve faşizm ile politik saflaşmayı içeren karşıtlığı güçlendiren çizgiyi inançla sürdürmek gerekmektedir.

Tags: politik gündemYeni Demokrasi
ShareTweetSendShareScanSend
Önceki Yazı

TELE1’e kayyım atandı

Sonraki Yazı

Bartın’da işçi servisi devrildi: 1 işçi yaşamını yitirdi

Related Posts

BİLİM

Tarihte “Anaerkil” Topluluklar Gerçekten Var Mıydı?

26 Ekim 2025
Yazılar

Tahakküme Evrensel İsyan: Gençlik

24 Ekim 2025
ÇEVİRİ

Seema: Özgürlük ve Eşitlik Uğruna Savaşan Genç Bir Kadın

21 Ekim 2025
KOLEKTİF DOĞRULTU

Barış Sürecinin Gerçekliği: Emperyalizmle Buluşmak

15 Ekim 2025
Yazılar

Erdoğan’ın ABD Ziyareti: Efendiden Uşağına Meşruiyet!

14 Ekim 2025
KOLEKTİF DOĞRULTU

Baskılanan Gerçek En Güçlü Patlayıcıdır

10 Ekim 2025
Sonraki Yazı

Bartın'da işçi servisi devrildi: 1 işçi yaşamını yitirdi

Hakkımızda

Yeni Demokrasi’de yer alan yazı, fotoğraf ve haberler kaynak gösterilmek şartıyla kullanılabilir.
Yeni Demokrasi; işçi sınıfı ve emekçilerin, ezilen ulus ve milliyetlerin, geleceksiz bırakılan gençliğin, devrimci tutsakların ve devrimci basının sesidir.

İletişim ve haber göndermek için e-posta adresimiz: yenidemokrasigazetesi@gmail.com

2024 Yeni Demokrasi – Yeni Demokrasi’de yer alan yazı, fotoğraf ve haberler kaynak gösterilmek şartıyla kullanılabilir.
Yeni Demokrasi | işçi sınıfı ve emekçilerin, ezilen ulus ve milliyetlerin, geleceksiz bırakılan gençliğin, devrimci tutsakların ve devrimci basının sesidir.

İletişim ve haber göndermek için e-posta adresimiz: yenidemokrasigazetesi@gmail.com

  • Anasayfa
  • Güncel
  • Emek
  • Ekonomi
  • Dünya
  • Kadın
  • Gençlik
  • Çevre
  • Kültür Sanat
  • Yazılar
  • Tüm Haberler

Sonuç yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Anasayfa
  • Güncel
  • Emek
  • Ekonomi
  • Dünya
  • Kadın
  • Gençlik
  • Çevre
  • Kültür Sanat
  • Yazılar
    • ANALİZ
    • ANI – ANLATI
    • BİLİM
    • ÇEVİRİ
    • İZLENİM
    • KADIN
    • KOLEKTİF DOĞRULTU
    • MAKALE
    • MEŞA AZADÎ
    • POLİTİK – GÜNDEM
    • TARİHSEL BELLEK
  • Tüm Haberler

Copyleft 2020, dizayn yeni demokrasi
İletişim ve haber göndermek için e-posta adresimiz:yenidemokrasigazetesi@gmail.com