Hindistan Komünist Partisi (Maoist) Merkez Komitesi adına Abhay tarafından Sonu ve Satish çetesinin burjuva-feodal medyada karşı devrime hizmet eden demeçlerine dair açıklama yapıldı.
HKP (Maoist) Genel Sekreteri Basavaraj’ın da şehit düşmeden önce hainlerle aynı fikirde olduğuna dair söylemlerin yalan olduğu açıklandı. Yapılan açıklamayla Basavaraj’ın Satish’e bir mektup yazarak özellikle “silah bırakma”nın Parti tarafından asla düşünülmemesi gerektiğini belirttiği öğrenildi. Destansı bir direnişle şehit düşen, tüm yaşamını sınıf mücadelesine adamış Genel Sekreter Basavaraj’ın adının bu türden söylemlerle kirletilmesi bilinçli bir tercihtir. Her büyük devrimci ve devrimci parti ihanet dalgasında hedef haline getirilir. Bedel ödemekten korkan, teslimiyet bayrağını göndere çeken Sonu ve Satish “silahlı mücadele devri bitti” argümanına sığınmaktadır. Fakat Hindistan Devrimi büyük bedeller, yengi ve yenilgilerle ilerlemeye devam etmektedir. Basavaraj da bize bu bedelin nasıl ve hangi koşullarda ödeneceğini öğreten bir yaşam ve direniş mirası bırakmıştır.
Açıklamanın tamamı şu şekildedir:
Siyasî olarak yozlaşmış hainler Sonu ve Satish’in Partimizin çizgisini eleştirmeye hakkı yoktur.
Hindistan Komünist Partisi (Maoist) Uzun Süreli Halk Savaşı çizgisini kararlılıkla sürdürecektir.
Partimizin Merkez Komitesi ve Politbüro üyesi olan Sonu ile Dandakaranaya Özel Bölge Komitesi üyesi Satish, fırsatçılığa ve bölücü tutumlara kapılarak bazı kadroları kandırıp yanlarına almış ve Maharashtra ile Chhattisgarh eyalet hükümetlerine teslim olmuşlardır. Bu siyasî olarak yozlaşmış iki kişi, söz konusu eyalet hükümetleriyle anlaşarak planlı biçimde teslim olmuştur. Yaklaşık üç ay önce Maharashtra Başbakanı, Sonu’nun teslim olmak için kendisiyle görüştüğünü kamuoyu önünde açıklamıştı. Satish de gazeteciler aracılığıyla Chhattisgarh Başbakan Yardımcısıyla temas kurmuştu. Bu görüşmelerin ardından Gadchiroli bölgesi polis müdürü, operasyonlara geçici olarak ara verildiğini açıkça ilan etti. Narayanpur polis müdürü de aynı yönde talimat yayımladı. Her iki eyalette, Gadchiroli, Bijapur ve Narayanpur bölgelerinde devletin silahlı güçleri bu teslimiyete koruma sağladı. İki eyaletin sınırında, Indravati Nehri kıyılarında ve çevresinde 13–16 Ekim tarihleri arasında bu teslimiyetin gerçekleşmesi için büyük askerî yığınak yapıldı. Bu şekilde onların teslimiyeti kolaylaştırıldı.
Onlar on yılları bulan devrimci siyasal yaşamlarını; sınıf uzlaşmacılığına saparak, devletle iş birliği içinde utanç verici biçimde sonlandırdılar.
Hindistan devletine teslim olan Sonu ve Satish, kendi siyasî çöküşlerini gizlemek için Partimizin çizgisini karalamaya kalkışıyorlar. Bugünün ülke koşullarında meydana gelen değişiklikler nedeniyle Uzun Süreli Halk Savaşı stratejisinin geçerliliğini yitirdiğini, bu nedenle silahlı mücadeleye “geçici olarak ara verdiklerini” ve “açık biçimde halk mücadelesine katılacaklarını” söylüyorlar. Ayrıca Partimizin Genel Sekreteri yoldaş Namballa Keshav Rao (Basavaraj) yoldaşın şehit düşmeden önce “silah bırakıp barış görüşmelerine hazır olalım” dediğini iddia ediyorlar. Bu, tamamen yalandır.
Sonu ve Satish, gerçekleri çarpıtıyorlar.
Gerçekte, barış görüşmeleri konusunda Satish’in yanlış anlayışlarını açıklığa kavuşturmak için şehit yoldaş Basavaraj ona mektuplar yazmıştı. Bu mektuplarda, “silah bırakma” meselesinin Parti tarafından asla düşünülmemesi gerektiğini, böyle bir kararın ancak Merkez Komitesi düzeyinde tartışılabileceğini belirtmişti. Dünya devrimci hareketi tarihinde, devlet baskısının yoğunlaştığı dönemlerde devrimci partilerin ağır kayıplar yaşadığını ve halkın büyük acılara maruz kaldığını hatırlatmıştı. Şili’de silahlı mücadeleden vazgeçip açık siyasete yönelen partinin nasıl yok olduğunu yazmıştı.
Merkez Komitesi ve Politbüro, 2024 Şubat ve Ağustos toplantılarında, Kagar Operasyonu sırasında yaşanan kayıpları azaltmak için stratejik adımlar belirlemiş ve bunların kararlılıkla uygulanması gerektiğini vurgulamıştı. Ayrıca, değişen koşullara uygun olarak her bölgede farklı taktikler geliştirileceğini de açıkça belirtmişti.
Dolayısıyla “silah bırakıp barış görüşmelerine gidelim” görüşü, yoldaş Basavaraj’ın görüşü değildir.
Ülkenin değişen koşulları üzerine yapılan tartışmalarda Merkez Komitesi 2021’de “Hindistan’da Üretim İlişkilerindeki Değişimler ve Siyasî Programımız” adlı belgeyi hazırladı. Bu belgede, toprak ağalığının kısmen zayıflamış olsa da hâlâ temel çelişki olduğunu açıkça belirtti. Kapitalist ilişkilerde bazı değişimler yaşansa da halkın büyük çoğunluğunun hâlâ tarıma bağımlı yaşadığını, dolayısıyla toprak sorununun temel nitelikte olduğunu vurguladı. Bu nedenle, Uzun Süreli Halk Savaşı çizgisinin sürdürülmesi gerektiğini açıkladı.
Sonu ve Satish, o dönem bu belgeye hiçbir itirazda bulunmamıştı. Şimdi ise belgenin çizgisine aykırı şekilde konuşuyorlar. Eğer gerçekten ülke koşullarını inceleyip yapıcı öneriler sunsalardı, bu Parti için faydalı olurdu. Parti içi tartışmaları sürdürmek yerine, bulundukları sorumlu konumları kötüye kullanarak kadroların teorik zayıflıklarını istismar etmiş, onları yanlış yola sevk etmişlerdir.
Bazı Özel Bölge Komite üyelerinin de bu yanlış formülasyonları kabul edip onlarla birlikte teslim olması, onların da yeterli teorik-siyasal birikimden yoksun olduklarını göstermektedir.
Hindistan’da ve dünyanın başka ülkelerinde devrimci hareketler güçlendikçe, egemen sınıflar bunları bastırmak için yoğun operasyonlar yürütür. Bu süreçlerde devrimci hareketler inişler, çıkışlar, dönemeçler yaşar; kadrolar arasında korku ve çözülme olabilir; halkın kimi kesimleri zayıf düşer ve devletin etkisine girer. Fakat hiçbir devrimci parti bu nedenlerle stratejisini değiştirmez. Strateji yalnızca tarihsel ve maddi koşullar temelinde belirlenir. Sonu ve Satish “koşullar değişti” derken neyi kastettiklerini açıklamalıdırlar. Bu söyledikleri politik analiz değil, korkakça bir bahanedir.
Partimiz hiçbir zaman hatalarını gizlememiştir, şimdi de gizlemiyor. Merkez Komitesi, Partinin 14 yıllık kongre sonrası faaliyetlerini sentezleyen ve değerlendiren 2020 tarihli “Merkezî Politik Yapı İncelemesi” raporunda bu hataları açıkça belirtmiştir. Parti üyeleri, en alt kademeden en üst komitelere kadar bu konuları tartışma ve değişiklik önerme hakkına sahiptir.
Fakat Sonu, Merkez Komitesi üyesi olarak tartışmaları Parti içinde yürütmek yerine, Komitenin oybirliğiyle reddettiği kendi görüşlerini “halka açık bir çağrı” adı altında yayımlayarak Parti disiplinini çiğnemiştir. Bu, onun siyasî yozlaşmasının ve fırsatçılığının açık göstergesidir. Satish ise Merkez Komitesinin kendisine sunduğu teorik ve politik rehberliği uygulamak yerine, kendi yanlış değerlendirmelerine göre hareket etmiştir. Bu iki kişi, devlet baskısını abartılı biçimde değerlendirmiş, devrim sürecinin uzunluğunu kavrayamamışlardır.
Kendi anlayışsızlıklarını örtbas etmek için kadroları yanlış yönlendirmişlerdir. Yaşanan kayıplar, bu yıl sekiz Merkez Komite üyesinin şehit düşmesi, Kagar Operasyonu’nun başlangıcından bu yana onlarca bölge komitesi ve Parti-Halk Ordusu üyesinin yaşamını yitirmesi, elbette bazı kadrolarda moral bozukluğuna yol açmıştır. Ancak bu, Sonu ve Satish’in “silahlı mücadeleyi bırakıp açık çalışmalara geçelim” şeklindeki yanlış çizgisine teslim olmak için bir gerekçe olamaz.
Ülkede Brahmanik Hindutva faşist rejimi, ezilen sınıflara ve halklara karşı sayısız zulüm ve adaletsizlik işliyor. Buna karşı halk arasında güçlü bir öfke ve direniş yükseliyor.
Partimiz bu direnişleri yeterince örgütleyemediğini kabul etmiş ve bu eksiklikleri gidermek için kararlar almıştır. Elbette uygulamada sorunlar ve hatalar olmuştur ama bunlar aşılmaz değildir. Doğada fırtınalar, kuraklıklar ve salgınlar nasıl kaçınılmazsa devrimlerde de baskılar, firarlar, kayıplar kaçınılmazdır.
Bu diyalektik-tarihsel gerçeği anlayan hiç kimse, “devrimi artık yapamayız” diyerek umutsuzluğa kapılmaz. Siyasî gerilik ve teorik karmaşa, insanları devrim için savaşma iradesinden uzaklaştırır. Devrim uğruna canını feda etmeye yemin edenler, sonunda sapkın düşüncelerle devrime ihanet eder, Partiye ve Halk Savaşına çamur atarlar.
Ama bilerek ya da bilmeyerek yanlış yola sapanlar, doğru biçimde düşünürlerse bir gün yeniden devrim saflarına dönebilirler.
Sınıf mücadelesini kavramış devrimci kadrolar ve halk, bu fırsatçıların aptalca sözlerine asla inanmaz.
Ülkedeki ezilen halklar, demokratlar, ilericiler, gazeteciler ve tüm halk kitleleri bu gerçekleri anlayacak ve devrimin bir parçası olarak görevlerini sürdüreceklerdir.
Hindistan Komünist Partisi (Maoist), ülkede toprak devrimi yoluyla Yeni Demokratik Devrimi tamamlayarak halk iktidarını kurma ve nihayetinde sınıfsız bir toplum -komünizmi- gerçekleştirme yolunda kararlılıkla yürümeye devam edecektir.
Abhay
Sözcü,
Merkez Komitesi
Hindistan Komünist Partisi (Maoist)
(HİNDİSTAN)







