Partizan ve ESP Esenyurt Gölge Sahne’de “Filistin Direnişi Kazanacak! Emperyalist Barbarlık Kaybedecek!” şiarıyla panel düzenledi.
Panel, Filistin’de şehit düşenler şahsında devrim ve demokrasi şehitleri anısına saygı duruşuyla başladı.
İlk sözü ESP temsilcisi Satiye Ok aldı. Ok, Filistin ulusal direnişini Aksa Tufanı hamlesine götüren süreç; Siyonist İsrail’in işgali tarihte görülmedik düzeyde ilerletmesi, Filistin’deki ikili iktidar biçiminin (Batı Şeria’da FKÖ, Gazze’de Hamas) ulusal direnişi örgütleme zeminini zayıflatması, FKÖ’nin iş birlikçi çizgisi, yerleşim yeri denilen işgal bölgelerinin hızla yayılması, Siyonist İsrail’in Filistin halkına dönük zulmünün günlük bir hal alması hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Aksa Tufanı’nı değerlendiren Ok, 7 Ekim’le birlikte Orta Doğu’da yeni bir sürecin başladığına dikkat çekerek şunları söyledi:
“Her şeyden önce bu hamleyi meşru görmek gerek. Yenilmek, esir edilmek değil, düpedüz yok edilmek istenen bir halkın varlık-yokluk direnişinin bir parçası olarak görülmeli.
“Şüphesiz, bu öncelikli olarak Hamas’ın planladığı, ancak sonrasında Ortak Operasyon Odası adı altında bir araya gelen 12 Filistinli örgütün koordinasyonuyla sürdürülen bir direniş hamlesiydi. Bu hamle, ABD ve İsrail başta olmak üzere tüm emperyalist kampta şok etkisi yarattı. Yenilmez İsrail, güvenli İsrail mitini yıktı.”
“TUTARLI ANTİ EMPERYALİST BİR HAT İNŞA EDİLMELİDİR”
Daha sonra Partizan temsilcisi söz aldı. Emperyalizmden ve Filistin halkının silah elde sürdürdüğü direnişten söz eden Partizan temsilcisi şunları ifade etti:
“Özellikle Orta Doğu’da emperyalizmin etkisi, bölgedeki bağımsızlık mücadelesi süreçlerinin tamamlanamaması ve dış müdahalelerle sürekli sekteye uğratılması üzerinden kendini gösteriyor. Bu bölgenin emperyalistlerin stratejik çıkarlarını güvence altına almak ve Arap birliği ya da halk direnişlerini kontrol etmek açısından kritik bir öneme sahip olduğunu biliyoruz.
“Bu durum, sömürge ve yarı-sömürge ülkelerde halklar üzerinde baskıyı ve sömürüyü yoğunlaştırma çabalarıyla doğrudan ilgili. Ama bir gerçek var ki sömürgeleştirme sırasında sömürgeci devletler de istediklerini her zaman başaramadılar.
“Filistin’den Hindistan’a, Brezilya’dan Lübnan’a; halkların ve ezilen ulusların direnişi her zaman söz konusuydu. Bir yanda emperyalizmin ve uşaklarının amansız saldırıları, diğer yanda halkların direnişi. Ve görüyoruz ki emperyalistler hedeflerinin tamamına ulaşamıyor.
“Yoğunlaşan saldırılarla, yeniden dizayn planlarıyla, silahlanma yarışıyla bugün halklar bir kez daha çetin bir savaşın eşiğinde duruyor. Emperyalizm, tüm karanlığı ve gericiliğiyle sahnede. Tarihin derinliklerine gömüldüğü sanılan gerici ve çağdışı akımlarla iş birliği içinde hareket etmeye devam ediyor.
“Dünyadaki yozluğun, gericiliğin, cehaletin ve sefaletin; ülkemizdeki sorunların ve Filistin’deki işgal biçimindeki ilhakın, soykırımın kaynağında emperyalizm olduğunu biliyoruz. Karşımıza ne tür bir baskı veya gericilik çıkarsa çıksın, onu alt etmenin tek yolu emperyalizmin tahakkümünü kırmak olduğunu biliyoruz. Tüm sorunlarımızın kaynağı bu meşum organizasyondur. Bu organizasyon insanlığın toplumsal gelişimi önündeki en büyük engel. Hiçbir sorun, emperyalizm engeli anlaşılmadan çözülemez ve emperyalizm engeli kırılmadan alt edilemez.”
Emperyalizmin Filistin sorunundaki rolüne ve konumuna değinen Partizan temsilcisi “Emperyalizmle saf tutan tüm gericilik, Filistin halkından temizlenmiş bir Filistin beklentisiyle yaşıyor. Oysa direniş yenildikçe yayılıyor. Avrupa’dan Asya’ya, Güney Amerika’dan Orta Doğu’ya tüm dünya halklarının gündemine can alıcı biçimde girmiş durumda. Bugün mücadele yoğunluklu olarak Siyonizm’e karşı sürdürülüyor. Bu anlamda Siyonist fikre, projeye ve İsrail adlı yapay devletin inşa edilme sürecine bakmak bizim için önemli.” dedi.
Daha sonra Filistin halkının mücadelesine omuz vermenin ülkemizde anti emperyalist mücadeleyi güçlendirmek; sınıf mücadelesini geliştirmenin Filistin’le dayanışmak, devrimci savaşı geliştirmenin Filistin’i güçlendirmek olduğuna dikkat çeken Partizan temsilcisi Siyonizm’e ve her türden gericiliğe karşı örgütlenme çağrısı yaparak şunları ifade etti:
“Toplumsal sorunların kaynağında emperyalizmi görüyoruz; bu nedenle, bu doğrudan etkilenen tüm kesimlerin karşısına emperyalizmi yalnızca teşhir edilecek değil, alt edilmesi gereken bir güç olarak koymak zorundayız. Bu ise, ancak proleter bir stratejiyle mümkündür.
“Bugün Filistin’le dayanışma hareketi bağlamında da tutarlı anti emperyalist bir hattın inşa edilemediğini görüyoruz. Bugün üzerimize düşen sorumluluk budur.
“Filistin üzerindeki kuşatmayı parçalamak istiyorsak bu bakımdan ilerlemenin ön koşulu ülkemizde emperyalizme karşı tutarlı bir hattı inşa etmek ve faşizme, emperyalizme, emperyalist bir politika olan Siyonizm’e, her türden gericiliğe karşı örgütlü ve cüretli adımlar atmaktır.
“Çağrımız yalnızca Filistin bayrağını değil, kızıl bayrağı da kaldırma çağrısıdır.”
Filistin Eylem Komitesi adına Ümit Doğru konuşma yaparak Filistin Eylem Komitesinin çalışmalarına, Türkiye’deki iş birlikçi şirketlere, boykot hareketine ve devletin ikiyüzlü Filistin politikasına dikkat çekti.
(İSTANBUL)