2 Eylül günü (Salı), Topağacı Mahallesi direnişinin 35. gününde mahalle halkı ile buluşuldu. Buluşma için planlanan yer bir düğün salonuydu. Ancak salon sahibi tehdit edilerek korkutuldu. Bu, herkesin çok iyi bildiği bir yıldırma politikasıydı.
Mücadeleyi bırakmayan Topağacı halkı, buluşmasını Topağacı Barınma Bürosu’nda avukatlar, çevre mühendisleri ve halkın katılımıyla gerçekleştirdi. Toplantının ana gündemi “Rezerv alan nedir?” sorusuydu. Soru-cevap şeklinde yürütülen tartışmalarla mahalle halkına ve destek için gelen çevre mahalleliler katıldı.
Dikkat çekici bir gerçek var: 35 gündür mahallede su, elektrik ve doğalgaz yok. Buna rağmen, direniş kararlılıkla sürüyor. Kanunlarda “rezerv alanlarda uzlaşma esastır” denmesine karşın, rıza alınmadan dayatılan bu “talan yasası” mahalleleri hedef almaktadır.
Toplantıda önemli bir öneri gündeme geldi: “Rezerv Alan Manifestosu” hazırlanması. Bu manifesto, rezerv alanın ne olduğunu, mahallelilerin nasıl örgütlenebileceğini açıklayarak bilinç yükseltmeyi amaçlıyor. Çünkü bugün Topağacı’nda yaşanan, yarın Karabekir Mahallesi’ne ve Ümraniye’deki diğer mahallelere de yansıyabilir.
Katılımcıların aklına gelen kritik sorulardan biri de şuydu: “Rezerv alan her yerde yapılabilir mi?” Yanıt açıktı: Evet. Tarım alanı, mera, konut demeksizin ülkenin her yerine rezerv alan ilan edilebilir. Peki, biz buna karşı ne yapmalıyız? Örgütlenmeliyiz.
Son olarak şunun altı çizildi: Devlet tarafından dayatılan mülksüzleştirme politikalarına karşı direneceğiz.
(İSTANBUL)