13 Kasım, Perşembe
Yeni Demokrasi Gazetesi
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Anasayfa
  • Güncel
  • Emek
  • Ekonomi
  • Dünya
  • Kadın
  • Gençlik
  • Çevre
  • Kültür Sanat
  • Yazılar
    • ANALİZ
    • ANI – ANLATI
    • BİLİM
    • ÇEVİRİ
    • İZLENİM
    • KADIN
    • KOLEKTİF DOĞRULTU
    • MAKALE
    • MEŞA AZADÎ
    • POLİTİK – GÜNDEM
    • TARİHSEL BELLEK
  • Tüm Haberler
Yeni Demokrasi Gazetesi
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Görüntüle

Anasayfa » Disiplin ve Sınıf Bilinci

Disiplin ve Sınıf Bilinci

15 Eylül 2025
içinde Güncel, Yazılar
Facebook'ta PaylaşX'te PaylaşWhatsappTelegram
Google Haberler Google Haberler Google Haberler
ADVERTISEMENT

Ülkemizin ekseriyeti küçük burjuvadır. “İşçi sınıfı”ndan görülen geniş kesimlerin dahi bir şekilde mülkiyet sahibi olduğu bir toplumumuz var. Mülkiyet sahipliği kendiliğinden burjuva bir ilişki üretir ve bu yaşamın her alanına yansır. Küçük burjuva özellikler taşıyan çok sayıda yoldaşımız var. Bu kendi başına kötü bir şey değildir elbette. Kendi başına bir küçük burjuvanın devrimcileşmesi, proleter saflarda konumlanması her zaman istediğimiz ve gerçekleşmesi için özel çaba harcayacağımız bir gelişmedir. Ne var ki bu, bütün içinde proleter niteliğin zayıflamasına ya da gelişememesine yol açtığı ölçüde bir sorundur.

Kararlı ve pratik süreçlerle doğrudan ilişkili, öğrenmeyi bilen ya da öğrenmek zorunda olduğunu fark etmiş, toplum için düşünme yeteneğine sahip yoldaşlardan bir birlik oluşturmakla sözünü ettiğimiz küçük burjuvalarla çevrili olmak çelişkili bir sonuçtur. Buna yer yer odaklanmak gerekir. Burada dikkatimizi yönelteceğimiz konu “proleter saflarda konumlanmak” olmalıdır. Bunun pratik, somut sonuçları vardır.

Birinci sonuç, kişinin devrim anlayışının proleter bir nitelik kazanması; devrime proletaryanın bakış açısından bakabilmesidir. Devrim anlayışımıza dair sürekli tartışıyor olmamızın temel nedeni de budur: bu bakış açısını sunarak sözünü ettiğimiz sonucu üretmek amacında olmamız bunu gerektiriyor.

İkinci sonuç ise yaşam tarzındaki değişimdir. Küçük burjuva, doğal bir biçimde “kendi yaşam tarzı”yla proleter saflara gelir; fakat bu yaşam tarzından kopmak bir süreç gerektirir. Bu noktanın yeterince anlaşılmadığını kabul etmeliyiz. Çünkü yaşam tarzı değişikliğini ortaya koyan, bunu gösteren yoldaşlara pek sık rastlamıyoruz. Proleter saflarda olmayı, kendini “örgütlü” görmeyi yeterli sayan çok sayıda yoldaşımız var. Oysa bu sadece ilk adımdır — elbette büyük bir adımdır, ama yine de bir ilk adımdır. Bunun devamında ciddi bir yaşam tarzı değişimi gelmelidir. 

Küçük burjuva özellikler, yaşadığımız toplumun sınıfsal yapısından dolayı kendiliğinden oluşur. Bir yoldaşın proleter saflara katılması bu özellikleri bir anda silip atmaz; tersine, çoğu kez onları da beraberinde getirir. İşte bu nedenle, devrimci mücadelenin sürekliliği yalnızca politik kararlılıkla değil, aynı zamanda bu özelliklerle hesaplaşma iradesiyle mümkündür. Örgütlü olmak büyük ve vazgeçilmez bir adımdır; ancak proleter yaşam tarzını benimseme ve küçük burjuva alışkanlıkları terk etme süreci olmadan bu adım yarım kalır. İşte tam da bu noktada, burjuva yaşama özenmek dediğimiz problemin genelde çözülmemesi sorunu ile karşılaşıyoruz. Bu özenmenin yaşamımızda ne ölçüde etkili olduğunu tartışmaya açık olmak gelişimimiz için özel önemdedir.

Şimdi şu soruyu sormalıyız: Örgütlü yaşama adım atmakla hayatımızı yaşama biçimimizde bir değişim yaşadık mı? Örneğin, disiplinden uzak bir kültürden gelmişsek disiplinli bir yaşama adım atabildik mi ya da belli bir disipline sahipsek eğer, disiplin konusunda anlayışımızda bir değişim yaşadık mı? Bireysel başarıya odaklı, bireyci bir hırsla şekillenmiş burjuva disiplin anlayışı ve tarzı ile işçi sınıfının kolektif üretim mekanizmasında şekillenen ve devrimci teoriyle birleşmiş proleter disiplin anlayışı ve tarzı birbirinden farklıdır. Kolektifi önceleyen ve toplumsal bilinçle şekillenmiş proleter disipline yönelebiliyoruz mu?

Bir küçük burjuva hastalık olarak “kendi disiplinini yaratmak” ve bu disiplini tüm ilişkilerine dayatmak bu bakımdan iyi bir tartışmaya neden olabilir.

Mecburiyet ve Bilincin Ürünü

Disiplin sorununu çoğu zaman “salt disiplin” düzleminde ele alan bir bakış açısının yaygın olduğunu görüyoruz. Ağırlıklı küçük burjuva olan toplumumuzda bunun doğal bir sonuç olduğundan kuşkumuz yok. Ancak bu “doğal” bakış açısının proleter disiplin olmadığı da açıktır. Çünkü proleter disiplin, “kendi disiplini yaratan bireysel bir disiplin” değildir.

Proleter, belirlediği ve rahatça yönettiği bir yaşam içinde disipline olmaz; tersine, mecbur olduğu bir yaşam döngüsünde, “emeğinden başka bir şeyi olmayan” bir mülkiyetsizlik ilişkisinde disipline olur. Onun sabahın erken saatlerinde işinin başında olması ya da gecenin kör vaktinde fabrikada bir dişlinin başında bulunması seçenek değil, zorunluluktur. Çalışma zorunluluğu ile gelişen disiplinle “kendimizin yarattığı” disiplin arasında önemli bir fark vardır.

Burada yapmak istediğimiz belirli bir disiplin biçimini kötü ilan etmek değil, iki farklı disiplin anlayışının içerik olarak farklı olduğuna dikkat çekmektir. Proleter sınıf bilinciyle şekillenmiş disiplin kuşkusuz tarihsel olarak üstün bir disiplindir. Ne var ki bu, bireysel disiplin biçimlerinin kötü olduğuna değil, bir kolektif güçten yoksun olduğuna işaret eder… Aralarındaki içerik farkına bu nedenle dikkat çektiğimizi belirtelim…

Kolektifin Demir Disiplini

Birincisi kolektif bir mekanizmanın, bir sınıf şekillenmesinin ürünüdür; ikincisi bireysel inisiyatife dayanır. Kolektif olandan doğan disiplin, eğer doğru ve bilimsel bilinçle yoğrulursa tarihin gördüğü en yüksek disiplin biçimi haline gelir. İşte “sınıf bilinci” dediğimiz tarihsel olgu, proletaryanın kendiliğinden edindiği disiplin anlayışını devrimci savaşımın en etkili silahına dönüştürür.

Stalin yoldaşın “demirden ve sarsılmaz bir disiplin” olarak tanımladığı bu anlayışın kaynağı, kapitalist üretim sürecinde proletaryanın kolektif üretimidir. Saf proleter —emeğinden başka hiçbir şeyi olmayan ve üretimin içinde yer alan— bu disipline nesnel olarak girer. Yaşamak için buna mecburdur. Bu haliyle o, patronunun emeğinden beslenerek artı değer ürettiği bir kaynak, kendi başına bir hiçtir. Ama toplumsal bir kimlik kazanıp sınıf bilinci edindiğinde, “hiçlerin toplamı” olarak sınıfsız topluma yönelme kapasitesine sahip tek tarihsel güç haline gelir.

Disiplin anlayışının bu bilinçle yoğrulması, bugüne kadarki tüm disiplinlerden ayrılır. Diyebiliriz ki tarihin gördüğü en disiplinli ordular bile bu düzeyde bir disiplin anlayışına sahip olamaz. Çünkü bu, bireylerin niyetiyle değil, nesnel bir olgunun ürünüyle ilgilidir.

Sınırları Aşalım

Bu noktada özenti üzerinde özellikle durmalıyız. İçimizdeki burjuva yaşama özentisinin niteliği ve derecesi, bizim için ciddi bir göstergedir. Başlangıçta belirtmek gerekir ki bu olgunun varlığı kaçınılmazdır. Sorun, onun varlığı değil; onunla nasıl başa çıkacağımızdır.

Yukarıda ele aldığımız sınıf bilinciyle yoğrulmuş proleter disiplin yerleşmedikçe toplumda egemen olan disiplin anlayışı kendisini dayatır. Bu anlayış, çoğu kez “mükemmel disiplin” diye yüceltilen, bireyin kendi yarattığı bireysel disiplindir. Çocukluktan itibaren evde, okulda ve iş yerinde toplumun beklentisi bundan öteye geçmez. Bu yüzden “ulaşılması zor” görülen bu disiplin, ona özenen her bireyi değerli ve örnek kılar.

Toplumda, bu bireyler öne çıkarılarak kitleler de aynı disipline özendirilir. Böylece ne için olduğu ya da toplumsal değerinin ne taşıdığına bakılmaksızın bir disiplin anlayışı oluşur. Dolayısıyla bu anlayışın devamı olan yaşam tarzı da “özenilen” bir tarz olarak propaganda alanı bulur.

Etrafımızda tanık olduğumuz “disiplinli yaşamların” büyük çoğunluğu, bu tür bir yaşama özenmek ile şekillenmektedir. Disiplinli olmak, kendi başına “iyi bir özellik” olarak tanımlanabilir; ancak sınıf bakış açısıyla tartışıldığında gözden kaçırılmaması gereken bir nokta vardır:

Burjuva yaşamlara özenmek, bir küçük burjuva birey için görece mümkün bir tercihtir. Oysa içinde küçük burjuvaların da yoğun olduğu ve toplumun geniş kesimlerini oluşturan yoksul ve emekçiler için bu özenti, gerçekte yaşama geçirilemez. Bu, sadece bireysel bir tercih meselesi değil; toplumsal ve sınıfsal koşulların belirlediği bir sınırdır.

Disiplin anlayışımızı ve özendiğimiz yaşam tarzlarını bu tartışma kapsamında ele almak ve eleştiri-öz eleştiri mekanizması içinde doğru adımlar atmak devrimci yönde gelişmek için gereklidir.

Tags: Kavga-Okulusınıf bilinciYeni Demokrasi
ShareTweetSendShareScanSend
Önceki Yazı

“Gazze’siz Cennet Yok”: Lübnanlı Devrimci Georges Abdallah ile Özel Röportaj

Sonraki Yazı

HKP (Maoist) MK üyesinin şehit düştüğü iddia edildi

Related Posts

Güncel

Partizan İstanbul ve Antep’te tutsakların sesini yükseltme çağrısı yaptı

13 Kasım 2025
Güncel

Rojin Kabaiş’in vücudundaki 2 DNA’nın bulaş olmadığı kesinleşti

13 Kasım 2025
POLİTİK - GÜNDEM

Emperyalizme Uşak Halka Düşman!

13 Kasım 2025
Dünya

Brezilya’da yerli halklar, İklim Zirvesi’ni bastı

12 Kasım 2025
Dünya

Tayland, barış anlaşmasını askıya alarak Kamboçya’ya ateş açtı

12 Kasım 2025
Güncel

Selçuk Mızraklı’nın “tahliye talebi” ikinci kez reddedildi

12 Kasım 2025
Sonraki Yazı

HKP (Maoist) MK üyesinin şehit düştüğü iddia edildi

Hakkımızda

Yeni Demokrasi’de yer alan yazı, fotoğraf ve haberler kaynak gösterilmek şartıyla kullanılabilir.
Yeni Demokrasi; işçi sınıfı ve emekçilerin, ezilen ulus ve milliyetlerin, geleceksiz bırakılan gençliğin, devrimci tutsakların ve devrimci basının sesidir.

İletişim ve haber göndermek için e-posta adresimiz: yenidemokrasigazetesi@gmail.com

2024 Yeni Demokrasi – Yeni Demokrasi’de yer alan yazı, fotoğraf ve haberler kaynak gösterilmek şartıyla kullanılabilir.
Yeni Demokrasi | işçi sınıfı ve emekçilerin, ezilen ulus ve milliyetlerin, geleceksiz bırakılan gençliğin, devrimci tutsakların ve devrimci basının sesidir.

İletişim ve haber göndermek için e-posta adresimiz: yenidemokrasigazetesi@gmail.com

  • Anasayfa
  • Güncel
  • Emek
  • Ekonomi
  • Dünya
  • Kadın
  • Gençlik
  • Çevre
  • Kültür Sanat
  • Yazılar
  • Tüm Haberler

Sonuç yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Anasayfa
  • Güncel
  • Emek
  • Ekonomi
  • Dünya
  • Kadın
  • Gençlik
  • Çevre
  • Kültür Sanat
  • Yazılar
    • ANALİZ
    • ANI – ANLATI
    • BİLİM
    • ÇEVİRİ
    • İZLENİM
    • KADIN
    • KOLEKTİF DOĞRULTU
    • MAKALE
    • MEŞA AZADÎ
    • POLİTİK – GÜNDEM
    • TARİHSEL BELLEK
  • Tüm Haberler

Copyleft 2020, dizayn yeni demokrasi
İletişim ve haber göndermek için e-posta adresimiz:yenidemokrasigazetesi@gmail.com