6 Eylül, Cumartesi
Yeni Demokrasi Gazetesi
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Anasayfa
  • Güncel
  • Emek
  • Ekonomi
  • Dünya
  • Kadın
  • Gençlik
  • Çevre
  • Kültür Sanat
  • Yazılar
    • ANALİZ
    • ANI – ANLATI
    • BİLİM
    • ÇEVİRİ
    • İZLENİM
    • KADIN
    • KOLEKTİF DOĞRULTU
    • MAKALE
    • MEŞA AZADÎ
    • POLİTİK – GÜNDEM
    • TARİHSEL BELLEK
  • Tüm Haberler
Yeni Demokrasi Gazetesi
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Görüntüle

Anasayfa » KKM ve Ekonomik Sömürü Gerçeği

KKM ve Ekonomik Sömürü Gerçeği

2 Ağustos 2025
içinde Ekonomi, Yazılar
Facebook'ta PaylaşX'te PaylaşWhatsappTelegram
Google Haberler Google Haberler Google Haberler
ADVERTISEMENT

Türkiye gibi yarı sömürge ülkelerde, sömürü dozajını sürekli artırarak emperyalist-kapitalist sistem çürümüş varlığını sürdürmektedir. Bağımlılık ilişkisinin derecesi öyle bir noktaya gelmiş, daha doğrusu öyle bir olgunluğa ulaşmıştır ki emperyalistler, yerli uşakları olan patron-ağaların neredeyse tüm adımlarını belirlemekte, “liderleri” tayin etmekte ve halktan ya da egemen sınıfların kendi iç çatışmalarından doğabilecek her türlü “geciktirici” unsuru baştan bertaraf etmeye çalışmaktadır. Türkiye’de karar mekanizmalarının “tek adam”a indirgenmesinin temelinde de bu olgunlaşmış, aslında çürümüş bağımlılık ilişkisi yatmaktadır. Dolayısıyla hem halka hem de “muhalif egemen unsurlara” yönelen azgınca saldırıların kaynağında emperyalist sistemin derinleşen krizi olduğunu görmek gerekir. Bu derinleşen krizden kaynaklanan ekonomi politik saldırılarla birlikte kitlelerin alım gücü her geçen gün erimekte, yoksulluk ve açlık endeksi ise zirveye çıkmaktadır.

ABD liderliğindeki emperyalist Batı bloku ile Rusya-Çin merkezli emperyalist blok arasındaki çelişkilerin derinleşmesi, Ukrayna’dan Tayvan kıyılarına ve Orta Doğu’ya uzanan askerî çatışmaları ve daha geniş bir alanda da ticari savaşları körüklemiştir. Bu süreçte, verilen rollere uygun olarak Türk hâkim sınıfları “bölgesel bir güç olmak” yolunda ilerledi ve mevcut sözcüleri AKP bu imaja dayanarak, komprador-bürokratik niteliğini gizlemeye de ihtiyaç duymadan emperyalizmin politikalarını bölgede hayata geçiren unsur oldu. Bölgesel güç imajına karşın bu devlet içine girdiği ekonomik-politik krizden çıkmanın artan bedelini halk yığınlarına ödetmekte, sömürüyü her alanda yoğunlaştırmakta ve geniş kitlelerde artan bir nefret duygusu geliştirmektedir. Gelişen, büyüyen, nüfuzu artan devlet imajı ile ülke içindeki bu durum bir çelişkidir. 

Artan yoksullaşmaya paralel biçimde büyüyen öfke, geniş kitleleri politik tutum almaya itmekte; devlet ise buna karşılık toplumu bir korku iklimiyle bastırmaya çalışmaktadır. Bu kapsamda başta komünist, devrimci ve yurtsever kesimlere yönelik faşist saldırılar hız kesmeden sürdürülmektedir. Öte yandan her türlü hak ve “adalet” arayışı “terör” yaftasıyla bastırılmakta, muhalif kitleler sindirilmektedir. Türk hâkim sınıfları bu doğrultuda AKP-MHP blokuna desteğini sürdürmekte, diğer yandan emperyalizme sadık ekonomi politik adımlar atmaya devam etmektedir.

Bu adımların başında, neoliberal politikalar eliyle başlatılan ve giderek derinleştirilen uygulamalar gelmektedir. Kamu kuruluşlarının özelleştirilmesi, tarım sübvansiyonlarının asgari seviyelere indirilmesi ve emek gücü üzerinde baskı kuran düzenlemeler, birbiri ardına devreye sokulmuştur. Türkiye’nin yarı sömürge niteliğiyle birleşen bu yağma politikaları, ekonomik, politik ve sosyal krizi derinleştirmekten başka bir sonuç doğurmamıştır. Jeopolitik düzeydeki gelişmeler de bu ekonomik düzeni daha da kırılgan hale getirmiştir.

Gelinen aşamada, emperyalist merkezlerle tam uyum içinde çalışabilecek Mehmet Şimşek ekonominin dümenine getirilmiştir. Bununla birlikte, 2021 yılında kararlaştırılan ve 2022’de kapsamlı biçimde uygulamaya konulan Kur Korumalı Mevduat (KKM) politikası hayata geçirilmiştir. Egemenlerin bu politikadaki temel iddiası, döviz kuru karşısında sürekli değer kaybeden Türk Lirası’nın istikrarını korumaktı. KKM ile, bankaların verdiği faiz oranına ek olarak TL’nin döviz karşısında değer kaybı oluştuğunda farkın devlet tarafından karşılanacağı taahhüt edilmiştir. Kamuoyuna, bu yolla TL’ye güven ve istikrar sağlanacağı propagandası yapılmıştır. Ancak gerçekte, KKM ile “TL’nin değerlenmesi” safsatası üzerinden devlet kaynakları başta yabancı sermaye olmak üzere sermaye sahiplerine akıtılmıştır. Bu sistem, faizin faizi anlamına gelmiş; ülkeye giren portföy sermayesi yalnızca 2023–2024 yıllarında yüzde 20–30 bandında kâr ederek çıkmıştır. 2022–2024 (Haziran) döneminde Merkez Bankası ve Hazine, KKM kapsamında yaklaşık 1,3 trilyon TL aktarmıştır. Emekçiler üzerindeki sömürü had safhadayken kamu hizmetlerine ayrılması gereken ve halktan toplanan vergilerle oluşan bütçe, hâkim sınıflara peşkeş çekilmiştir.

Sonuç olarak KKM hamlesi, ilk aylarda döviz yükselişini görece baskılamış olsa da çok hızlı bir şekilde tersi düzeyde netice verdi. Çünkü Türkiye gibi yarı sömürge, yarı feodal ülkelerin emperyalizme bağımlılığı, büyüme ve gelişme tablosunu doğrudan etkilemektedir. Emperyalizm tarafından biçilen rol katma değer üretimden yoksunluk olduğundan, Türkiye vb. ülkeler üretim zincirinde yan sanayi konumundadır. Bu durum da sürekli cari açık verilmesine neden olmakta ve TL’de değer kaybına yol açmaktadır. Emperyalizm ve komprador güçler, özel sektör üzerinde oluşturdukları nemalanmaya kamu kaynaklarını da sonuna kadar açmıştır. 2025 yılı itibarıyla KKM’ye son verilmiştir. Zira döviz yükselişini durdurmak bir yana, Merkez Bankası ve Hazine’nin rezervleri boşalmıştır. Emperyalist-kapitalist sistemin isteği doğrultusunda kamu kaynakları yağmalanmıştır. Büyüyen rezerv ve likidite sorunu nedeniyle her zaman olduğu üzere emekçi kesimler hedef noktasına konulmuştur. KKM’nin sonlandırılması ve faiz oranlarının düşürülmesiyle birlikte portföy sermayenin hızlıca ülkeden çıkacağı ve bunun sonucunda döviz karşısında TL’nin değer kaybedeceği öngörülmektedir. Bu kaybın basit bir kayıp olmadığı devalüasyonla sonuçlanan bir “yıkıma” yol açacağından söz edilmelidir. Emperyalist bağımlılık ilişkileri çerçevesinde bu durum da başta enerji kaynakları olmak üzere tüm üretim girdilerine yansıması demektir. Özellikle Üretici Fiyat Endeksi’ne yansıyacak maliyet artışı, uzun vadede daha yüksek enflasyon ve zam yağmuru anlamı taşımaktadır. Zaten mevcut süreçte üretim maliyetlerinde oluşan yüksek artış nedeniyle küçük ve orta boy işletmelerin iflasları söz konusuyken, yükselecek üretim maliyetleri sonucunda daha fazla küçük işletmenin iflas edeceği görülmektedir.

Öte yandan bu yıl itibarıyla yüzde 30’luk zamla 22 bin TL olan asgari ücret; vergi adı altında devlet eliyle yaratılan soygun düzeni başta olmak üzere, temel gıda ve tüketim harcamalarına gelen zamlarla birlikte ilk beş ayda yüzde 15 erimiştir. DİSK verilerine göre bu rakam net 3 bin 336 TL’ye tekabül etmektedir. Sadece TÜİK verileri bile dikkate alınsa, enflasyon düzeyinde asgari ücretin temmuz ayı itibarıyla 28 bin 767 TL olması gerekirdi. Birleşik Metal-İş araştırmalarına göre Mayıs 2025 yılı itibarıyla dört kişilik bir ailenin yaşam maliyeti (yoksulluk) 81 bin 686 TL olması gerekmektedir. Tek bir işçinin yaşam maliyeti ise 37 bin 912 TL’dir. Bu çerçevede emeklilere (SSK, Bağ-Kur) yapılan zam ise TÜİK enflasyon verilerine göre yüzde 16 olarak açıklandı. Hâlbuki gerçek enflasyon en az yüzde 73 olarak görülmektedir. Henüz 2025 yılı bitmeden elektriğe yüzde 25, doğal gaza ise yüzde 24 zam getirilmiştir. Yıl sonuna doğru ise başta temel tüketim maddeleri olmak üzere fiyat artışları hız kesmeyecektir.

Türkiye, emperyalizme bağımlı yapısıyla halk yığınlarına açlık ve sefaletin dibinde bir yaşam sunmaktadır. Şovenizm ve dinî değerleri diline pelesenk eden egemenlerin yegâne dürtüsü sömürünün daha yoğun bir hal almasıdır. Ekonomik ve siyasî krizlerin derinleşmesiyle birlikte kitlelere dönük daha kapsamlı saldırıların geleceği aşikârdır. Zira burjuva-feodal iktidar yapısının geçmişten günümüze neredeyse tek “seçeneği” faşist politikalardır. Orta Doğu özelinde ortaya çıkan İsrail-İran gerilimi, Suriye’deki mevcut durum ve Kürt Ulusal Hareketi ile yürütülen süreç ekseninde Türk hâkim sınıflar yeni politik adımlar belirlemektedir. Bu süreçte başta ekonomi olmak üzere bir dizi alanda kitlelere dönük saldırıların artması aşikârdır. Halk yığınlarının başta kendi öz örgütlülüklerinde ve devrimci öznelerde örgütlenmeleri elzemdir. Devrimci öznelerin de somut politik adımlarla halk yığınlarını kanalize edecek perspektif ve hazırlıkta olmalıdır. Derinleşen ekonomik-siyasal saldırıların geriletilmesi ancak örgütlü bir gücün devrimci öncülüğünde mümkündür.

Tags: ekonomik krizkkmkur korumalı mevduattürkiye
ShareTweetSendShareScanSend
Önceki Yazı

Yıllık bazda gübre yüzde 90, mazot yüzde 23 zamlandı

Sonraki Yazı

Angola’da akaryakıt zammına karşı protesto: 30 kişi yaşamını yitirdi

Related Posts

Yazılar

Siyasî Tutsaklara Özgürlük

4 Eylül 2025
Yazılar

İşçinin Görevi: Sendikal Yozlaşmayı Aşmak

3 Eylül 2025
Ekonomi

ABD Ekonomisi S.O.S. Veriyor

31 Ağustos 2025
Yazılar

Çürüme “Türkiye Yüzyılı”nda Sürüyor

29 Ağustos 2025
Ekonomi

Dış ticarette açık 55,9 milyar dolara yükseldi

28 Ağustos 2025
Yazılar

Filistin Direnişinin Yankıları ve İşgal Devletindeki Çatlaklar

28 Ağustos 2025
Sonraki Yazı

Angola'da akaryakıt zammına karşı protesto: 30 kişi yaşamını yitirdi

Hakkımızda

Yeni Demokrasi’de yer alan yazı, fotoğraf ve haberler kaynak gösterilmek şartıyla kullanılabilir.
Yeni Demokrasi; işçi sınıfı ve emekçilerin, ezilen ulus ve milliyetlerin, geleceksiz bırakılan gençliğin, devrimci tutsakların ve devrimci basının sesidir.

İletişim ve haber göndermek için e-posta adresimiz: yenidemokrasigazetesi@gmail.com

2024 Yeni Demokrasi – Yeni Demokrasi’de yer alan yazı, fotoğraf ve haberler kaynak gösterilmek şartıyla kullanılabilir.
Yeni Demokrasi | işçi sınıfı ve emekçilerin, ezilen ulus ve milliyetlerin, geleceksiz bırakılan gençliğin, devrimci tutsakların ve devrimci basının sesidir.

İletişim ve haber göndermek için e-posta adresimiz: yenidemokrasigazetesi@gmail.com

  • Anasayfa
  • Güncel
  • Emek
  • Ekonomi
  • Dünya
  • Kadın
  • Gençlik
  • Çevre
  • Kültür Sanat
  • Yazılar
  • Tüm Haberler

Sonuç yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Anasayfa
  • Güncel
  • Emek
  • Ekonomi
  • Dünya
  • Kadın
  • Gençlik
  • Çevre
  • Kültür Sanat
  • Yazılar
    • ANALİZ
    • ANI – ANLATI
    • BİLİM
    • ÇEVİRİ
    • İZLENİM
    • KADIN
    • KOLEKTİF DOĞRULTU
    • MAKALE
    • MEŞA AZADÎ
    • POLİTİK – GÜNDEM
    • TARİHSEL BELLEK
  • Tüm Haberler

Copyleft 2020, dizayn yeni demokrasi
İletişim ve haber göndermek için e-posta adresimiz:yenidemokrasigazetesi@gmail.com